30 Kasım 2010 Salı

ilk uçamayış

Herkesin bir ilk uçuş hikayesi vardır, benimki çok da öyle büyük duygular içeren ilgi çekici bişey değildi. İlk uçamayış hikayemde ise en büyüğünden duygular hissettim ki bunların çoğu bir süre sonra donduğumdan dolayıysı yok olmaya başlamıştı zaten.

O zamanlar daha yeniyiz bi yer çalışması yapmışız sonra bir iki hafta yağmurdan vs. etkinlik iptal olmuş ilk kez yamaca gidiyoruz. Tabi tam olarak bilmiyoruz yamaç paraşütünün nasıl bir spor olduğunu. Markete gittik bişeyler alırken "ya uçuştan vakit bulur muyuz acaba almasak mı?" gibi muhabbetler döndürüyoruz aramızda, bu muhabbet dönünce uçamayacağımızı garantilemiş olduk zaten; sadece önceden haberimiz yoktu... (en az çekirdek kadar etkilidir denemeyin derim.) O yine iyi, hadi yamaçparaşütü beklemeden olmaz sonuçta, ama aramızdan biri "abi ben içecek almıycam ısınır zaten orda içemeyiz" demeyeydi o iyiydi.

Sonuç: 5 derece hava sıcaklığı, insanın içini ısıtan sıcacık kuzey soaring rüzgarı, aklı yer çalışmasında kalmış sıcak hava olacağı beklentisiyle yamaca gelmiş bir dizi yavrukuş...

Eğitmenler gelmiş tüm gün havadalar arada aşağı iniyolar tekrar çıkıyolar falan biz de uçmayan kanatlardan bi set yapmışız arkasına sığınmışız yine üzerimizde polar tarzı şeyler var birbirimize sürtünüp ısınmaya çalışıyoruz. Kendi aramızda sürtünürken bi homurtu oldu " Oha şu adama bakın" gibisinden baktım arkada 2-3 çantanın arasında bi eleman büzüşmüş üzerinde nerdeyse bişey yok kendine sarılmış ısınmaya çalışıyo. Herkes adamı parmakla gösterirken o adam kafayı kaldırdı aptal aptal sırıttı ve tekrar kendine sarılmaya devam etti. iyice bi kahkaha kopartan gruptan mal mı lan bu gibi sesler yükselirken adam bi daha kafayı kaldırdı bi daha sırıttı ve bi daha kendine sarılmaya devam etti. Gün boyu arada ilgi kendisine döndükçe aynı işlemi gerçekleştiren elemanın bir dangoz olduğu ve daha sonra bi de utanmadan eğitmen yapıldığı ortaya çıktı.

O günden sonra daha da bana ve o günkü kaderi yaşayan arkadaşlarıma yamaçta beklemek zor gelmediği gibi günü soaring yaparken eldivenini nasıl düşürdüğünü anlayamadığımız bir eğitmenimizin eldivenini arayarak sonlandırmıştık. Isınmaya vesile olmuştu en azından. oh!

ve sonra korkunç büyü çekirdek vardı, o kötüydü

Sevgili başlangıç arkadaşlarımızdan Tayfun'un annesinin korkunç planları dahilinde Tayfun'un çantasına koyduğu çekirdekler yüzünden pazar günümüz verimsiz geçti. Teorime göre Tayfun'un annesi çekirdeğin uğursuzluğundan haberdardı ve Tayfun'un uçmasını engellemek için böyle pis bir plan yaptı. Bu da Cenk'in (Cem de diyebiliriz tabii) çekirdeğin yamaca girişini önleme çabalarını boşa çıkardı ki o, kimse çekirdek almasın diye son kişi Çağdaş'tan çıkana kadar kasaların önünde çekirdeklerin alınmasını önlemeye çalışmış ve alanları vazgeçirmişti bile. Ama tüm çabalara rağmen çekirdek yamaca ulaştı ve şöyle şöyle yaptı:

- Başlangıçlar uçamadı
- 2.senesindekiler de uçamadı ta ki Hatıra'yı bırakıp Racon'a geçerken başlangıç ve bazı 2.senesindekileri aşağıda bırakana kadar. Tepeye çıkan şanslı 2.senesindekiler yüksekten uçtular. İlk defa Racon'un bu kadar yüksek bir yerinden uçan bizlere mesafe çok uzun geldi, kimileri ayağını bir türlü yere basıp inemedi, inip de ayağını yere basamadı. (Kim ki o acaba? -Havaya bakıp ıslık çalmak-)
- Daha kıdemli cplerimizin ve eğitmenlerimizin uçuşlarını etkileyemeyen ve bizi cam küresinden izleyen Tayfun'un annesi, nefret dolu bakışlarını Racon'a yöneltti.

Tepe değiştirirken bir de Dilara'yı unutmuşuz, aklımızdan çıkıvermiş. Hemen geri dönüp aldık tabii bırakır mıyız hiç öyle?

Dönüş yolundaki bataklıklara da battık batacağız derken sağ salim otobüslerimize ulaştık.

Hava da çok fotojenikti ama fotoğraf çekebilemediğimiz için burada görebilemiyorsunuz.

Bir de uzun zamandır uçmayıp uçuran eğitmenlerimiz de uçtu iyi oldu, Olcay havadayken izlemeyeli baya olmuş, kendimizi geçen senedeki gibi hissettik. (bkz:Uçulamayan cenabet yıl)

Çekirdeğin lanetine inanın ve ondan tüm benliğinizle uzak durun. Yamaç sizi korusun.
( Tayfun'un annesi hakkında söylenenler tamamen hayal ürünüdür, her söylenene inanmayınız. )

2 Kasım 2010 Salı

Blog açmışlar, koş!

Şimdi olcay dediydi genel kurulda ya blog falan açsak ya hbs çok içe dönük diye, duyguyla da konuştuk, eyvallah dedi, ama böyle uzuun zaman aldı yapmak, çünkü ben hergün ya ben topluluğu bırakıyom duygu
boşver dediğim için bir ilerleme kaydedemedik.

Şimdi hevesli gençler doldurun bakalım bunun içini, ilk uçuş anılarınızı, o destanlar yazdığınız hani, zufuk muydu en duygusal ben bilmem, kompozisyonu beş olan kimdi?

Yani benim içimden hala pek bişey gelmiyor uçamadığımızdan herhalde, daha fazla anlamsızlaşmadan bu ilk örnek entryiyi sonlandırıyom.


may the force be with us....

sevgiyle kalın ve de aidatları ödemeyenlere biraz insaf gösterin